Mr. Robot ve Ali Koç nasıl bağlantılı olabilir ki. Garip bir başlık oldu değil mi? Çok da değil aslında; ne demek istediğimi anlayacaksınız 🙂
Yazı videodan sonraki kısımda Mr. Robot spoiler’ı içermektedir, uyarıldınız.
Sistem içinde sistem eleştirisi yapılabilir mi? Herhalde sanat varolduğundan bu yana, bu soru dönüp durmuştur. Andy Warhol bir mesih miydi, yoksa paragöz bir şarlatan mı ? Peki ya bu sistem eleştirisinden bir dünya yaratanlar, onlar neydi. Rothko resimlerini Four Seasons’dan çekmeseydi, insanlar yine de gidip Rothko Chapel’de saatlerce meditasyon yapıp ağlar mıydı?
Nereye vardığımı anlamışsınızdır belki. V for Vendetta olmasaydı eğer Guy Fawkes maskesi gibi uluslararası bir kavramımız olur muydu? Anonymous videolarında, sivil protestolarda sıklıkla gördüğümüz bir şey olan bu maske, insanları birleştiren bir şey olarak kabul edilemez mi?
Peki o zaman sistem içerisindeyken de sisteme dair bi eleştiri geliştirilmiş olmuyor mu? İnsanları bir noktada, bir fikirde toplamış olmuyor mu? E o zaman Mr. Robot’un işlemiş olduğu Fight Club’taki gibi bir kargaşa projesi sistem eleştirisi olarak kabul etmemiz gerekmez mi?
Her durumda bu kadar sert bir tutum sergilememiz gerektiğini düşünmüyorum. Bu tür yapımlarla herhangi bir şeyin değişmesinin imkansız olduğunu kabul ediyorum; tıpkı seçimlerde olduğu gibi. Fakat yine de ortak bir dil, ortak bir görüş yaratmada ana akım medyada yer alan bu tür çalışmaların önemini de kabul etmemiz gerektiğine inanıyorum. Hala anlatamadım değil mi ne demek istediğimi 🙂
Ali Koç’un G20 zirvesinde söylediklerine hepimiz aşinayız. soL Haber’de Koç’un açıklamaları ile ilgili bir eleştiri yazısında, konu Mr. Robot üzerinden sistem içindeki sistem eleştirisine geçiyor. Yazıya buradan ulaşabilirsiniz.
soL Haber’in yazısındaki herşeyin yanlış olduğunu söylemek elbette mümkün değil fakat Mr. Robot’un da baştan sona falso olduğunu söyleyemeyiz.
Mr. Robot, ana kahramanımız Elliot’ın FSociety adlı grupla tanışmasını ve bilinen ekonomik düzeni yıkmak için çok büyük bir eyleme girişmesini anlatıyor.
Mr. Robot, Fight Club ile bir çok benzerlik taşıyor. Elliot’ın şizofrenisi, Fight Club’ta Anlatıcı’yı ortaya çıkardığı gibi, babasını yaratıyor. Bölümler yayınlanırken internette bir anda ortaya çıkan teorilerden bir tanesi de buydu. Helal olsun 🙂
FSociety, bir devrim üzerine plan yapmaktadır. Devrimden sonrası hakkında bir fikileri yoktur ve o an geldiğinde de gerçekten ortada bir boşluk oluşur. Dizi bu anları bana göre çok güzel işlemiş. İntihar sahnesi, başından sonuna desteklediğiniz FSociety’ye bir an olsun farklı gözle bakmanıza ve Evil Corp’un çöküşüne küçük de olsa üzülmenize neden oluyor. İlk sezonun finali gerçekten yapması gereken herşeyi en iyi şekilde yapıyor ve yeni sezon için ortamı hazırlıyor.
Dizideki flashback sahneleri de gerçekten çok iyi işlenmiş. Elliot’ın babasıyla olan ilişkisini ve Mr. Robot adlı dükkanlarının zaman içinde yitip gitmesini göstererek hem küçük işletmelere göz kırpıyor 🙂 hem de karakterimiz ve onun geçmişiyle bir bağ kuruyoruz.
Aynı şekilde dizi, “hack” denilen şeyin öyle kafada çoraptan maske ekranın dibinde duran haldır huldur klavyeye “abanan”, hatta çift kale maç yaparcasına birbirlerine ataklar yapan insanlar tarafından gerçekleştirilmediğini gösteriyor. Bu bile benim için çok büyük bir artıdır 🙂
İşte karakterimizle bağ kurarken içimizdeki anti kapitalist ruh ortaya çıkıyor ve öfkemiz soğruluyor. En azından soL Haber’e göre böyle.
Geldiğimiz noktada “devrim”i ve “mücadele”yi televizyondan yayımlayıp bunun üzerinden para kazanmasını ve öfke soğurmayı bile beceriyorlar…
Bunun doğruluğu veya yanlışlığı konusunda değilim. Fikri çürütme çabam da yok. Demeye çalıştığım tek şey bu tür çalışmaların, eserlerin şu an ki Dünya düzeni için bir önemi olduğu. Televizyon hemen yanı başımızda. İnternet ve yazılı basından çok daha etkili bir medya aracı. Siz bir soru oluşturursanız insanın kafasında, bu öfkeyi soğurmak değil de bir kıvılcım yaratmak olmaz mı? Çok mu umutluyum acaba.
Mr. Robot’u çok uzun bir süredir incelemek istiyordum. Ama nasıl yaparım çok da bir fikrim yoktu. soL Haber’deki bu yazı bana bu şansı verdi. Tekrardan demek isterim ki amacım ne yazarı eleştirmek ne de yanlış olduğunu kanıtlamaktır. Amacım ortadaki duruma başka bir taraftan bakmaktır. Yılın dizisine de bu yakışır.