MÜZİK/FİLM

Caz Tarihi – Bebop (Karışık Kaset)

06 Nisan 2015

Caz Tarihi’nin 3. haftasına hoşgeldiniz. İnsanlar dans etsin diye yapılan ve bu sayede büyük kitleler tarafından sevilen Swing’in ardından müziğin asıl amacının dinlenmek olduğunu düşünenlerin yaptığı müzik olarak doğdu Bebop. Kimse ona bu adı vermedi, sadece müzik yaptıklarını düşündüler.

Bebop’ı  temposunu tutturamamış ama delicesine koşan bir ata benzetebilirsiniz. Yalpalaya, yalpalaya koşan ama bir anda da eğere tutunmaya çalışan jokeyi fırlatmak istermiş gibi atılan bir at. Bu karmaşa ve heyecan, 45’den 60’a kadar Caz müziğini salladı.

Swing’in ihtişamlı dünyası, 2. Dünya Savaşı ile çökerken, bir de üstüne gelen kayıt yasağıyla Caz çok farklı bir dönemece gelmişti. Yasaktan önce büyük orkestraların dili konuşulurken yasak sonlandığında bambaşka bir dil konuşan bir müzik vardı artık. Caz’ın eğlence amacı taşıyan değil, sanat icra eden bir tarafı ortaya çıkmıştı. Saksafon, trompet, bas, davul ve piyano türün en çok kullanılan enstrümanlarıdır. Genellikle gruplar 5 kişiden oluşur.

Şarkıların sadece ritm kısımlarında bütün enstrümanların tek bir armoni oluşturup geri kalan kısımlarda doğaçlamaya dayalı yapısıyla, kabul edilebilir olarak görülmeyen Bebop, yine de kendine has bir kitle oluşturup Caz’a “sanatı” katan tür olarak adlandırılmaya başlandı.

Basit bir melodinin karmaşıklaştırılıp çalınması türün en bilindik özelliklerinden biridir. Hatta şarkının içindeki riffler tekrar tekrar, ne olduğu anlaşılamayacak kadar farklı bir hale getirilir. Bu da şarkıların anlaşılamamasına sebep olur. Senkopun sıkça kullanılması armoniyi zenginleştirir. Bebop’ın atası olarak gösterilse de blues, Hard Bop dönemindeki kadar önemli bir yerde değildir. Hatta bakıldığında aranjmanlı batı müziğinin bir devamı gibi görünebilir.

Swing’de anlattığımız hamburger örneği yoktur Bebop’da. Başta veya ilk ritm kısmında duyulan ana temanın üzerine gelen birçok solo, bu temayı kullanarak bir armoni yaratır ve genellikle şarkı yine bu temayla sonlanır. Yani bakıldığında kendi içinde bir yapıya sahiptir, takip edilmesi zordur ama bir yapı vardır. Şarkılarda başka şarkılardan “sözler” kullanılması çok alışılagelmiştir. Dizzy Gillespie’nin “Salt Peanut” ve Morgan Lewis’in “How High the Moon” parçalarından küçük kesitler başka şarkılarda tekrar tekrar kullanılmıştır.

Sadece solo önemli değildir Bebop’da. Hatta Thelonious Monk gibi dehalar kendilerini geride tutmasını bilmiştir. Ritm elemanları, soloya zarar vermeden farklı doğaçlamalar yapmaktan kaçınmadığından ötürü bu tarzda herhangi bir sınır yoktur. Sadece ve sadece armoni olması yeterlidir. Liriksel yapı yerine ritmik yapı Bebop’ın birazcık gergin ve insanı rahatsız eden kendine has yapısını kazandırmıştır.

Swing, olabildiğince beyaz müziğiydi. Beyaz dansı için icra edilen tür, beyaz müzisyenleri el üstünde tutarken siyahları zor koşullar altında çalışmaya mecbur bırakıyordu. Şiddet bile alışıldık bir konuydu siyah müzisyenler için. Bir başkaldırı olarak da ifade edilebilir Bebop bu yüzden.

Bu durumlar, Bebop müzisyenlerini karşı-kültür oluşturmaya itmiştir. Hipster olarak adlandırılan 40’ların karşı-kültürü, siyahlar arasında hızlıca yayıldı. Uyuşturucu kullanımı, bere, gözlük gibi aksesuarlar kültürün ilk dikkat çeken özelliklerindendi. İşin komik tarafı beyazların da bu kültüre adapte olmaya çalışmalarıydı. Jam Session’larda siyah müzisyenler gizli işaretlerle anlaşarak ritmi ve melodiyi değiştirip dışarıdan gelenleri “rezil” etmeleri, “Negro” ların müzikle başkaldırışının temelini oluşturmuştur.

https://www.youtube.com/watch?v=dZ9El7k4mNo

Dizzy Gillespie (trompet, piyano, vokal), türün babası olarak bilinir. Charlie Parker ile yaptığı çalışmalarla Bebop’ın ana hatlarını çizmiştir. Daha sonra eski aşkı büyük orkestralara ve sonrada Cu-bop’a geçse de Bebop’ın atası olarak kalmaya devam etmiştir. Akşamları genç müzisyenlerle evinde Jam Session yapmasıyla da bilinir. Piyano çalarak trompeti genç müzisyenlere bırakır bu Session’larda.

Charlie Parker (alto saksafon, tenor saksafon), yalnız bir annenin çocuğu olarak küçük yaşta annesinin evde olmamasını fırsat bilip Caz müzikle tanışmıştır. Lester Young gibi ustaları dinleyerek büyüyen Parker, 17 yaşında orkestralarda çalmaya başlamıştır fakat son derece başarısızdır. Whiplash’deki “Bird” anısının bir kısmı da doğrudur. Gerçekten de yere fırlatılan bir zil vardır. Fakat bu yüzden “Bird” adını almaz Parker. Orkestra ile çalmaya giderken, otobüsün bir tavuğa çarpması sonrası Parker’ın o tavuğu alıp orkestra lideri Jay McShann için pişirilmesini sağladığı için adı “Bird” ya da “Yardbird” olarak kalır. Ne güzel filmdin sen Whiplash ah şu hataların olmasaydı. Uyuşturucu ve alkol problemleri yüzünden bir konsere ödünç aldığı plastik trompetle çıkmasına bile neden olmuştur. Çünkü kendi trompetini rehin bırakmak zorunda kalmıştır. Bu yaşam tarzı genç müzisyenler tarafından taklit edildiği için Bebop döneminde bir çok müzisyen uyuşturucu problemleri yaşamıştır. 34 yaşında vefat ettiğinde organlarının 55 yaşındaki bir insana ait olduğu sanılmıştır.

Thelonious Monk‘da (piyano) bir diğer ağa babasıdır Bebop’ın. Parker kadar olmasa da garip bir yaşamı vardır. Sanki cebelleşiyormuş gibi ve Bebop’ın ekstrem hızına ayak uydurmadan istediği gibi çalması kendine has bir tarz yaratmasını sağlamıştır. Diz’e göre türün Parker’la beraber en önemli üstadıdır ve herkes tarafından kabul edilmiştir.

Scat Singing bu dönemde gerçek sesini bulmuştur. Bebop’ın eğlenceli tarzının en belirgin örneklerindendir bu şarkılar.

Türün diğer önemli üstadları : Bud Powell (davul), Kenny Clarke (davul), Max Roach (davul), Dexter Gordon (tenor saksafon), Theodore Navaro (trompet), Oscar Peterson (piyano), J.J. Johnson (trombon)

Caz’ın Hard Bop ile en çok sevdiğim türü Bebop hakkında biraz yüzeysel biraz detaylı bir yazı hazırladım. Umarım beğenmişsinizdir. Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere.

İyi dinlemeler 🙂

You Might Also Like